yamanli-mustafakemalpasa
  Köyümüzün Geçmişi
 
KÖYÜMÜZÜN ESKİ YAŞAMI İLE İLGİLİ KESİTLER

         Köyde anlıtanlara göre;Yemenli Dede dere boyuna gelir ve köyü kurar.Yemenli Dede adı zamanla Yamanlı olur.1938 yılına kadar etrafı sularla çevrili bir ada köyü olduğu yaşlılar tarafından söylenir.Bu sular yaz mevsiminde çekilirmiş.
       O yıllarda sıtma hastalığı çok olmuş ve devlet tarafından kinin ilaçları dağıtılmıştır.
Köye,Kurtuluş Savaşı öncesi ve sonrası çevredeki eşkiyalar gelip para ve mal almak için eziyet ediyorlarmış.Yunan askerinin de zaman zaman köye gelip yiyecek ve para aldığı söyleniyor.
Köy eskiden ihtiyacı olan mısır ve buğdayı eşekler ve öküz arabaları ile Tepecik'te bulunan yeldeğirmenlerine götürür ve orada öğütürmüş.Köy halkı en çok Dağdelen Yeldeğirmeni'ni tercih edermiş.
   



Köy Hudutları : 
 
Güneyde Mustafakemalpaşa ve Ova Azatlı,batıda Ova Azatlı,doğuda Doğancı ve Uzgur Çiftliği,Kuzeyde Tepecik ve Yeşilova Köyleri bulunur.

Çeşme Kuyu Adları:
Eskiden su şebekesi olmadığından insanlar su ihtiyaçlarını köyümüzün belirli bölgelerindeki kuyu ve tulumbalardan karşılarlardı.Bunların en önemlileri Zeliha Nine'nin Kuyusu M.Kemalpaşa yolunda,Dobrucalı Hüseyin'in kuyusu,Karadayı'nın kuyusu Karatoprak Mevkii'nde idi.Şimdi bu kuyular çalışmamaktadır.
Yer Adları :
     
 Kara Toprak  : Sert toprak olduğu için bu isim verilmiştir.
      Kızıl Ilgın:  Su seti olmadan önce koru şeklinde olduğu için bu isim verilmiştir.
      Set içi Mevkii : Derenin içindedir.
      Yer Tepe  :Köyün kuzeyinde bulunmaktadır.Önceleri ev yapmak için bu tepeden taş çıkartılırdı.
      Adalar  :  Köyün güney batısında yer alan mevkidir.
      Kiremitçiler  : Köyün kuzeyinde sulama ve tahliye kanallarının yer aldığı bölgedir.

Evlerin Yapısı   :
Önceleri, köyde ev duvarları, söğüt dalları ile örülür,çamurla sıvanır,üzeri saz ile örtülürdü.Daha sonraları Orman denilen mevkide kerpiçler yapılıp,kerpiç evlerin yapıldı ve üzeri kiremitle kapatılırdı.
       1945 yılında Ormankadı'lı Salih Kalınbacak,Karatoprak Mevkii'nde tuğla ve kiremit ocağı açtı.Bir yıl çalıştıktan sonra buradan alınan buradan alınan tuğla ve kiremitler köyde ve çevrede ev yapımı için kullanılmaya başlandı.Betonarme evler çok sonraları yapılmaya başlandı.
Geçim Kaynakları   :
Köyde önceleri susam,rapuska(hardal),bakla,ayçiçeği,şeker kamışı yetiştirilirdi.İpek böceği ve manda beslenirdi.1986 yılına kadar salata yetiştiriliyordu.Bugün köyde ençok patlıcan yetiştirilmektedir. Domates,biber,kavun,karpuz,mısır ve pancar ekilmektedir.İnek ve koyun beslenmektedir.1970'li yıllarda köy evlerinde dokuma tezgahları vardı.Bu sayının 200-300 kadar olduğu söyleniyor.Şu anda iş yapılmamaktadır.80'li ve 90'lı yıllarında köyümüzde elektrikli dokuma tezgahları vardı.Körfez Savaşı nedeniyle çıkan ekonomik krizde bu fabrikalar kapanmak zorunda kaldı.

DİBEK DÖĞME

Şimdi,Mustafa Koyuncu ve Ethem Ağaların evlerinin kesiştiği kör arada bulunan dibek taşında,bulgurluk ve keşkeklik buğday döğülürdü.Düğünden birkaç gün önce,buğday döğdürecek kişi mahalledeki tüm genç kızları toplar,akşam ezanından sonra dibeğin etrafına dizilirlerdi.Köyün genç erkekleri de tokmaklarla buğdayı döverlerdi.Kızları dibeğe çağırmaktaki amaç,erkeklere iş yaptırmaktı.

Köyde Yaşanan Felaketler   :
        1930'lu yıllarda sıtma hastalığı görülür ve devlet tarafından kinin dağıtılmıştır.
         1964 yılındaki depremde köy okul binası ağır  hasar görür. 
         1970'li yıllarda köyde ve çevre köylerde görülen şarban hastalığı bir çok hayvanın telefine sebep olmuştur.
         1982 yılında hayvanlarda çiçek hastalığı görülür ve 200'e yakın hayvan telef olur.
         Turan Ünen'in arabası ,İrfan Uğur'un gelin arabası olamadan yandı.
 
Yaman Spor Kulübü  :
       1965 Yılında İlyas Yaman,İsmail Aydın tarafından gençlerin futbol olnaması ve düğünlerde bayrak çekilmesi için kurulur.
    İlk futbolcular; Numan Alıç, Ali Çetin, Mustafa Dinç İsmal Dinç,Muharrem Korkmaz, Hüseyin  Korkmaz,Sami Kahraman, Refik Sevinç'tir.Kulübün forma renkleri sarı-kırmızıdır.
      Kulüp köyde ve çevre köylerinde turnuvalara katılmış.2006 yılında Kaymakamlık Kupası'nı Kaptan İsmet Kutlu havaya kaldırmıştır. 2007 Uluabat  Turnuvası'nda  birinci olmuştur.
  
Düğün    : 
     Düğünden bir gün önce keşkek hazırlanır.Dibek başında kızlar toplanır ve birlikte buğday döğer,karşılıklı maniler söylerlermiş.
   Kına gecesinde kızlar ve erkekler karşılıklı dizilir maniler söyleyerek atışırlarmış.
  
Gelin alıcıda kadın süslemeciler gelir,gelinin saçını maşalar ile yapar,gelini gelin teli,taç,sürme ,allık sürerek süslerlermiş.Gelini babası evden çıkarırken,gelin babasının elini öper,hediyesini alırmış.Baba gelini beline kırmızı kurdela bağlar,helallik alınır,kızın arkasını sıvayarak dualar ile geçirirlermiş. 
    Gelin arabasının arkasından ya da üzerine bereket ve mutluluk getirsin diye su ve buğday atılırmış.Su gibi aksın,sıkıntı yaşamasın diye dualar edilirmiş.
Düğünler, her evin kendi bahçesinde yapılır,kız-erkek birlikte eğlenilirmiş.Düğünde genelde kızlar ortada oynar,oğlanlar geride halka şeklinde dururmuş.Oğlanlar gözüne kestirdiği kızı oynatmak için çalgıcıya para verir onun oynamasını istermiş.Çalgıcının söylemi ile kız ortaya çıkar oynarmış ama kim tarafından çıkarıldığını bilemezmiş.Bazen de adı söylenen kız oynamak istemezmiş.Bu da orada sevdiğinin olmadığına işaretmiş.
  Düğünlerde bazen testiler kırılır,düğün daha eğlenceli hale getirilirmiş.
   Düğünden sonra kız gelin alıcı ile oğlan evine getirilir,kapıya gelen gelini kayınpeder indirir,ve ona yüz görümlüğü verirmiş.Bu bazen bir altın,bazen,bir inek ya da tarla olurmuş.Gelin yüz görümlüğünü almadan arabadan inmezmiş.Gelin odasına indirilirken,evi aydınlık olsun diyi kapısına bir tas su konurmuş.Damat oraya girerken bu su tasını ayağı ile devirimiş.
  Soyunun devam etmesi anlamında,gelinin odasında kucağına bir erkek çocuğu verilirmiş.Damat akşam olmadan gelini odasına giremezmiş.
   Gelin eve indikten sonra damat havaya ateş açar,gelinin eve indiğini beyan edermiş.Gelin düğün günü oruç tuttuğu için,akşam olunca gelin yemeği gelin yemeği verilirmiş.Buna güvey yemeği de denmektedir.Gelin yemeği esnasında herkes geline bir kaşık yemek verirmiş.
Yatsı namazını sağdıçları ile kılan damat,dualar eşliğinde eve getirilir ve eve girerken sağdıçlar tarafından sırtı yumruklanırmış.

  Kaynak  :  Patikalar 
                     Sayı 40
 
 
  Bu zamana kadar 7649 ziyaretçi (11200 klik) ziyaret etti.! Copyright 2011 Kadir AYDIN  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol